KARİYER DANIŞMANLIĞI UYGULAMALARI ADANA
Meslek seçimi insan yaşamının en hayati kararlarından biridir. Bence en önemlisidir. Günümüzde ortalama bir günlük mesainin 8 saat olduğunu düşündüğümüzde kişinin sevmediği bir meslekte çalışmak zorunda kalması günlük 8 saatlik bir eziyete yol açacaktır. Bu 8 saatin dışında ise bireyin ilgi yetenek ve değerlerine uygun bir mesleki seçim yapmamasının bedeli olarak, kişiler arası uyumda bozulma, işlevsellikte bozulma ve genel iyilik halinin azalması gibi yan etkileri de cabası. Dolayısıyla meslek tercihimiz bizim ruh sağlığımızla da doğrudan ilintili bir süreç olmaktadır.
Her yıl üniversite sınavına milyonlarca öğrenci girmekte, öğrencilerin büyük bir kısmı hangi bölümü istedikleri sorusunu, puanlar açıklandıktan sonra karar verecekleri şeklinde cevaplamaktadırlar. Kariyer danışmanlığı süreci anaokulundan itibaren başlayan bir süreçtir. Birey, bulunduğu mesleki gelişim basamaklarına uygun kariyer görevlerini yerine getirmesi sonucunda meslek tercihini sağlıklı bir biçimde yapabilmektedir. Bu sürecin bir şekilde sekteye uğraması veya bu konuya hiçbir şekilde kafa yorulmaması sonucunda maalesef her yıl yüzbinlerce öğrenci hiç sevemeyecekleri ve pişman olacakları bölümleri tercih etmektedirler. Her yıl üniversite birinci sınıflarda kayıt sildirerek yeniden sınava giren öğrenci sayıları ürkütücü boyuttadır. Yanı sıra kayıt sildirmeyip bir şekilde mezun olanların bile bitirdikleri bölümle ilgili mesleklerde çalışmadıkları su götürmez bir gerçeklik halini almıştır.
Kariyer danışmanlığı sürecinde önemli kavramlardan biri kariyer gelişimidir. Kariyer gelişimi bireyin mesleki tercihlerinde sağlıklı kararlar alabilmesi için bulunduğu gelişim evresinde yerine getirmesi gereken birtakım görevleri ifade eder ve kariyer kararı verme konusunda bireyin öz yeterliğini ifade eder. Bu süreçte bireyin dikkat etmesi gereken en önemli nokta ise kendini doğru bir biçimde tanımaktır. Bireyin kendini doğru bir biçimde tanıması konusunda kariyer psikolojik danışmanlığı hizmetleri önemli bir yer alır. Kariyer psikolojik danışmanlığında bireyin ilgi, yetenek ve değerlerini doğru bir biçimde tanıması, uygulanan ölçekler sonucunda çıkan profil eşliğinde bireye uygun mesleklerin tespit edilmesi, bu mesleklerdeki kariyer olanaklarının araştırılması süreci önemli bir yer tutar. Özellikle 8. sınıfın sonunda ve 9. sınıfın başında bireylerin bu envanterleri kariyer danışmanları vasıtasıyla doldurmaları ve ortaya çıkan profillerin yorumlanması sürecin başlangıç noktasıdır. Bireyin akademik lise, meslek lisesi, sanat lisesi, spor lisesi, sağlık lisesi veya ticaret lisesine mi gideceğine bu basamakta karar verilir. Bu kararı vermede öğrencinin ders notlarına bakılmalı, öğretmenlerinin ve okul psikolojik danışmanın görüşleri alınmalıdır. Akademik liselerin dışında tercih yapan öğrencilerin ise bu basamaktan sonra atacakları ikinci adım bulundukları lisede hangi alana yönlenecekleri sorusudur. Akademik lisede okumak isteyen öğrenciler ise liselere giriş sınavı sonunda puanla öğrenci alan okullara girebilirler. Yeterince puan alamayan öğrenciler ise mahallelerinde bulunan adrese dayalı kayıt yapılabilen akademik liseleri tercih etmeden şu soruları kendilerine sormalılar. Matematik, Fen, Sosyal gibi dersler lisede de karşıma çıkacak, ben bunları LGS sınavında yapamadım, TYT ve AYT’de bu derslerden yine sınava tabi tutulacağım, LGS’de yapamadım ancak çalışıp eksiklerimi tamamlayıp TYT ve AYT’de başarılı olacağım diyorlarsa bu liseler gidebilirler. Ancak bu fikir hoşlarına gitmiyorsa kesinlikle akademik lise tercihi yapmamalıdırlar. Burada verilecek en doğru karar bir mesleğe dönük eğitim veren liseleri tercih etmek olacaktır. Akademik liseye, doktor, diş hekimi, eczacı, avukat, hâkim, savcı, öğretmen, mühendis, ekonomist olmak isteyenler gitmelidir ve bu alanlardaki ihtiyaçlar bellidir. Doktora duyulan ihtiyaçtan daha fazla sağlık teknikerlerine ve mühendis ihtiyacından daha fazla teknikerlere, ustalara ve ustabaşılarına ihtiyaç vardır.
Akademik liselere giden öğrenciler, bir sonraki aşamada profillerinde ortaya çıkan sonuçları dikkate alarak alan seçimini yapacaklardır. Burada önemli olan nokta istediğimiz mesleğin hangi alan puanıyla öğrenci alacağıdır. Bu süreç çok önemlidir ve verilen yanlış bir kararın telafisi çok güçtür. Örneğin dil alanını seçen bir öğrencinin 11. sınıfta pişman olup sayısal geçmesi, büyük bir yükü de beraberinde getirir. Aslında sürecin ilk basamaklarının sağlıklı bir şekilde tamamlanan öğrencilerde sonradan pişman olup alan değiştirme örneklerine rastlanmaz ancak burada kariyer gelişimi sürecinde sorumluluklarını yerine getirmeyen öğrencilerde kariyer kararsızlığı adı verilen bir kısır döngü gelişir. Meslek yaşamımda sözelden sayısala, bir sene sonra sayısaldan dile son sınıfta ise dilden eşit ağırlığa geçen birçok öğrenciyle karşılaştım ve bu öğrenciler maalesef bitiş çizgisine yaklaşırken şerit değiştiren atletler gibi davrandıklarından üniversite sınavında çok başarılı olamadılar.
Alan seçimi süreciyle beraber lise öğrencisi artık yavaştan üniversite hazırlık süreci havasına girmeye başlamaktadır. Örneğin sayısal alanı seçen bir öğrencinin hayatı bundan sonra matematik, geometri, fizik, kimya ve biyoloji dersleriyle geçecektir. Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte benim açımdan ideal olan 11.sınıfın başından itibaren öğrencinin ciddi bir biçimde üniversite hazırlık sürecini başlatmasıdır. Bu aşamaya gelen öğrenci geriye dönüp baktığında kariyer gelişimi sürecini başarılı bir biçimde sürdürmüş, herhangi bir kariyer kararsızlığı yaşamamış, ilgi, yetenek ve değerlerine uygun olarak seçmeyi düşündüğü mesleği elde etmek için kazanmak istediği bölümün puan türünde olan alanı seçmiş durumdadır. Artık bu aşamadan sonra onun kariyer görevi düzenli ders çalışmadır.
MAKALE YAZARI
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
MUHAMMED YILDIZ
Randevu Telefonu: 0322 402 09 09 ve 0530 832 14 81