TUTUM
Organize olmuş, duygu, inanç, davranış eğilimlerdir. Bireyin belirli tutum nesnesine yönelik olumlu veya olumsuz duygu ölçüsüdür. Kişinin çevresindeki konuya karşı sahip olduğu tepki ön eğilimidir. Tutumlar, hareketleri ortaya koymadan önce niyeti ifade etmektedir. Tutumlar,fikir ve inançlarla ilgilidir, deneyimler ise önemlidir.
Tutumu, genel olarak insanın bir olay veya durum karşısında olası tavır veya davranış biçimini oluşturma eğilimi olarak alırsak, insanın her davranışının kaynağında tutumun yer aldığını kabul etmemiz gerekir. Bu açıdan bakıldığındaysa tutumun, davranış bilimlerinin anahtar kavramlarından biri olarak alınması doğaldır.
Tutumlar öncelikli olarak sosyal psikolojinin konusu , anahtar kavramlarından biri olmak ile birlikte; davranış bilimlerinin farklı alanlarındaki gerek kuramsal gerekse yöntembilimsel gelişmeler tutum konusunun değişik boyutlarını ve değişik ele alınış biçimlerini gündeme getirmiştir. Sözgelimi sosyoloji alanındaki gelişmeler toplum grup yapılarına ilişkin incelemelere yeni boyutlar kazandırırken tutumların gruplar, topluluklar veya kitleler düzeyinde ele alınması ihtiyacını ortaya koymuştur. Buradan hareketle grup veya kitle içerisinde bireylerin tutumlarının nasıl biçimlendiğine, dönüştüğüne yada değiştiğine ilişkin sorgulamalara yönelme söz konusu olmaktadır.
Tutum genel olarak kişinin çevresindeki herhangi olgu veya nesneye ilişkin sahip olduğu tepki eğilimini ifade eder. Başka deyişle tutum, kişinin durum, olay veya olgu karşısında ortaya koyması beklenen davranış biçimi olarak tanımlanabilir. Bir eşya, bir tasarım, bir olay veya birey veya bireyler grubu tutumun konusu olabileceği gibi, herhangi soyut kavram, olgu veya durum da mutluluk, mutsuzluk, iyi, kötü, tanrı vb. tutuma konu edilebilir. Bir durum, olay,ya da kişi karşısında bir tavır ortaya koymaya, davranış göstermeye hazır olma durumu olarak bilinen tutumla bireyin kişilik özellikleri, içinde yer aldığı toplumsal ve kültürel çevre, bilgi birikimi ve yaşam deneyimleri arasında yakın ilişki vardır.
Tutumu, kişinin kendine veya çevresindeki herhangi nesne, toplumsal konu, veya olaya karşı deneyim, bilgi, duygu ve güdülerine dayanarak örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal tepki ön eğilimi şeklinde ele aldığımızda tanımda sözü edilen toplumsal konu birey, ürün ya da bireyin yarattığı herhangi bir şey olabilir.
Tutum, aynı zamanda savunma mekanizması olarak ego’yu koruyucu işlev görür. Bireyin kişiliğini koruyan ve temel değerlerine yönelik her tehlikeyi önlemeye yönelik yapıya sahip.
Ego savunmada işlev, kişinin tanımak veya bilmek istemediği öz-algılamalarından kendini koruma isteğidir. Yani birey kendisine ilişkin kabul etmediği gerçekleri reddederek, egosuna güvenini korumaya çalışır. Freud’un bilinçaltı savunma mekanizmalarında olduğu gibi, kişi belirli nesnelere ya da kişilere karşı tutumlar geliştirerek öz benliğini sarsıcı duygulardan arındırır.
TUTUM BELİRTEN SÖZCÜKLER:
Sevmek,
Beğenmek,
Hoşlanmak,
İnanmak,
Kabullenmek,
Benimsemek,
Uygun bulmak,
Katılmak,
Onaylamak,
TUTUMLARIN BİLEŞENLERİ
Bilişsel
Duyuşsal
Davranış Eğilimi
1-Bilişsel Bileşen
Nesnenin iyi kötü, olumlu olumsuz olarak yorumlanmasında bilgi ve değerlendirme, İnanç ve beklentilerle doğrudan ilişkili, Bir süreç, kişinin tutum öğesi ile ilgili bilgiyi öğrenmesi ,mantıktan geçirmesi gerekir.
2-Davranış Eğilimi Bileşeni
Nesneye davranış sergilemeden önce kişinin hazırlığıdır.
3-Duygusal Bileşen
Tutuma duyulan,
Sevme,
Korku,
Nefret,
Kıskançlık,
Sempati,
Hoşgörü,
TUTUMLARIN İŞLEVLERİ
- Uyumlaştırma İşlevi
- Yarar Sağlama İşlevi
- Değer Yargısı Oluşturma İşlevi
- Benlik Koruma İşlevi
- Bilgi Sağlama İşlevi
- Davranışları Kolaylaştırıcı İşlevi
1.Uyumlaştırma İşlevi;
Bireylerin topluma ve çevreye uyumunu sağlar,
Kişilerle ilişki ve iletişimi sağlar,
2.Yarar Sağlama İşlevi; Bireyler, fayda sağlayacakları ve çıkarlarına uygun seçeneklere yakın dururlar.Tutumlar, motive olmayı, işi sevmeyi etkiler, bu ise üretime ve kaliteye yansır.
- Değer Yargısı Oluşturma İşlevi;
Değer yargıları, kişilerin yaşantılarını kolaylaştırır , etrafa uyum sağlamalarına katkıda bulunur,
Tutumlar, bireylerin düşüncelerini oluşturmalarına , yansıtmalarına yardımcı olur.
Hoşgörü,
Çalışkan, Becerikli,
Demokrat,
Dini semboller,
Kültürel öğeler,
- Benlik Koruma İşlevi;
Yetişkinler, yanlış olsa da bilgi, tutum ve davranışlarını kolay değiştirmeyebilirler,
Kişiler benliklerini 2 yol ile savunurlar,
Tutum konusunu kabul etmeme, yokmuş gibi davranma,
Konuyu çarpıtma, değişik veya düşük seviyede algılama,
- Bilgi Sağlama İşlevi; Bilgi, tutum oluşmasında önemli olduğu kadar, tutumlar ise bireye bilgi sağlamaktadır.
- Davranışları Kolaylaştırıcı İşlevi; Tutum geliştirilen konuda kolay davranış gözlenmektedir.
TUTUMLARIN YAPISAL ÖZELLİKLERİ
1.Tutumun Konusu;
Somut Tutum Objeleri- Toplum Grupları, , İş Grupları,
Soyut Tutum Objeleri- Tutuculuk, Kuşku, Güven,
2.Tutumun Yönü;
Olumlu Yön-Eğilim, Yanaşmak,
Olumsuz Yön- Kaçmak, Uzaklaşmak
3.Tutumun Derecesi;
Objeye karşı eğilim açısından olumludan olumsuza doğru her hangi yerinde
olmak,(Çok Katılıyorum, Kararsızım, , Hiç Katılmıyorum,)
4.Yoğunluk;
Tutumun duygusal öğesinin gücü veya duygusal içeriği,
5.İki Yönlü Çekim;
Tutum bileşiminde aynı anda olumlu ve olumsuz unsurların olması,
- Diğer Tutumlarla İlişki ve merkezilik ;
Birey belli tutumu merkezileştirerek bütün yaşamına ve bütün davranışlarına yön
verebilir, (Din, Futbol, Şans oyunları,)
7.Tutumun Bilişsel Karmaşıklığı;
Kişinin tutum objesi hakkında sahip olduğu bilginin azlığı veya çokluğu,
Konuya ilgi duyan birey, daha fazla bilgi sahibi olmak ister, (Antibiyotikler)
8.Tutumun Esnekliği;
Çeşitli baskılar altında değişebilme kolaylığı veya katılığı,
9.Öğeler Arası Tutarlılık;
Bilişsel, duygusal , davranışsal öğeler arasındaki tutarlılık,
(Diş ipinin diş sağlığı açısından önemli-İnanıyor- Kullanıyor)
(Sigara kanser yapıyor-İnanıyor-İçmiyor)
- Tutumlar Arası Tutarlılık;
Kişinin bir tutumunun diğer tutumlarıyla tutarlılık göstermesi,
Tutumlar bireyin doğuştan gelen değil, sonradan sosyalleşmeyle öğrendiği unsurlar olarak ifade edilir. Tutum örnekleri verecek olursak bir futbol takımını desteklemek, bireyin tutumuyla alakalı bir durum olarak ifade edilebilir. Genel olarak kişilerin sahip olduğu tutumlar, geçmişlerinde yaşadıkları olaylarla doğrudan ilişkiye sahiptir.
Tutumlar, kişilerin doğuştan sahip oldukları duygular değildir. Sonradan yaşanılan olaylara bağlı olarak gelişir. Tutumları ölçmek , gözlemlemekse mümkün olmamakta. Tutumlar bireylerin zihinlerinde yer almakta. Ölçmenin tek yoluysa bireye sorular sormak , düşüncelerini öğrenmek olarak ifade edilebilir.
Bireyin sahip olduğu tutumlar zaman içerisinde değişiklik gösterir. Bireylerin tutumlarını saptamak çoğu zaman oldukça zor olarak ifade edilebilir. Tutumlar kesin değil ve başkalarının etkisi altında kalarak zamanla değişime uğrayabilir. Tutum bilişsel açıdan incelenmekte olan değerler olarak bilinmekte. Davranışların ve tutumların oluşmasında çevresel faktörlerin oldukça etkili olduğunu söylemek mümkün.
Temel tutumların çoğu çocukluk yaşlarında oluşmakta. Anne ve babaların çocukları istediği gibi davrandığında onlara gülümsemeleri , ödüllendirmeleri, istemedikleri davranışı sergilediklerindeyse onları cezalandırmaları çocuklarda kalıcı olumlu yada olumsuz birçok tutumun gelişmesinde etkili olmaktadır. Tutumlar bu şekilde kasıtlı yaptırım olmadığında taklit yoluyla gelişebiliyor. Yakın çevrelerindeki akrabaları, öğretmenleri, arkadaşları hatta ünlü kişiler onların tutumlarında etkili olabiliyor. Bu sebeple görsel medya ve özellikle televizyon tutumların gelişmesinde hatta bazı nesnelere karşı önyargılı olunmasında etkili olabiliyor.
Önyargı ve Ayrımcılık:
Önyargı; Bir grup bireye karşı adil olamayan hoşgörüsüz tutumdur yani görüştür. Ayrımcılık ise; bir gruba yada kişilere karşı yöneltilen haksız davranış eğilimleridir. Bu 2 kavram genelde bir arada bulunur ancak her zaman paralellik göstermez. Mesela ırkçı bir dükkan sahibi işine zarar verebileceği düşüncesiyle zenci müşterisine de gülümseyebilir. Polis memuru olmak için gerekli olan boy sınırlaması ırkçılık yada önyargıdan kaynaklanmamasına rağmen bu boyun altındaki bireyler için ayrımcı olabilir.
Önyargının Kaynakları:
Engellenme saldırganlık kuramına göre bazı durumlarda güç tarafından engellenen gruplar kendilerini engelleyen faktöre güçleri yetmediğinde kendilerinden düşük statüde bulunan gruplara yönelirler. Bu da toplumda bu insanlara karşı önyargının oluşmasına neden olur.
Başka bir kuramsa ,geleneklere körü körüne bağlanma, otoriteye abartılı saygı ve normlara uymayanlara duyulan öfkenin önyargı oluşturduğunu belirtmekte .
.
Önyargının Azaltılması:
Genel olarak önyargının azaltılması için kişilerin önyargılı baktıkları bireylere aynı ortamlarda , eşit statülerde birlikte çalışmaları bir araya getirilmeleri gibi durumlar yaratılmalı. İnsanların önyargılarının azaltılması için karşısındaki insanların kendisinden çok farklı olmadıkları gerçeği onlara gösterilmeli. Hatta kalıp yargısal düşünceler gözlemleme yoluyla ortadan kalkabilmekte.
Tutum Değişimi
Bazı yollar ile tutumlar etkilenip değişebilmekte. Bu konuda tutumlarımızı etkilemede bazı teknikler söz konusudur.
İkna etme süreci:
İkna etme bireyin nesnelere olan tutumlarının gelişmesinde oldukça etkili. Mesela arkadaşınızın sizin aslında pek hoşlanmadığınız etkinlikte bulunmanız için o etkinliği size çarpıcı şekilde anlatması sizin etkinliğe karşı tutumunuzu değiştirebilir. Reklamlar ikna etme sürecinin önemli faktörlerinden birisi. İyi reklam öncelikle dikkat çekici olmalı yoksa günlük yaşamımızdaki bir çok uyarıcı gibi göz ardı edilebilir. Ayrıca reklamlar duygulara hitap etmeli , sürekli olmalıdır. Bu sebeple reklamlarda pembe dizi niteliği görmek mümkün. Mizah reklamlardaki etkiyi arttıran diğer faktörlerden birisi. Hoşa gitmeyen reklamlar bile etkili olabiliyor. Çünkü insanlar hoşlanmadıkları reklamlardaki ürünlerin adlarını unutmuyorlar.
İletişim Modeli:
İletişim modeli iknada dört ana öğeyi ön plana çıkarmakta bunlar mesajın kaynağı, mesajın kendisi, mesajı iletme yolları , mesajın iletileceği kişinin özellikleri. Mesajın kaynağı mesajı sunan yazar veya sunucudur. Bu öğede güvenirlilik çok önemlidir. Mesela çocuk sağlığı konusunda komşunun söylediklerinden çok doktorun söyledikleri etkili olur. Mesajın kendisi izleyicinin ilgi alanıyla ilgili olmalı. Aksi halde konuya karşı ilgisizlik olacağından iknada etki oluşmaz. Kaynağı iletme yolları oldukça önemlidir. Konunun özünü bilen kitleye ulaşmada görsel medya yada video kullanılabilir. Ancak etkili iletme yolu yüz yüze konuşmadır. Pazarlamacılar bu özelliklerini kullanarak ikna etmede başarılı olabiliyorlar. Tutumu değiştirmede en önemli , kontrol edilmesi en zor faktörse mesajın iletileceği izleyicinin özellikleri. Kişinin o konudaki tutumu güçlüyse bu tutumları değiştirmek oldukça zor. Kişilik tutarlılıklarına göre kimi ibireyler tutumlarını çabuk değiştirebiliyorken özellikle daha zeki kişiler hemen karşı fikir üretebildiklerinden tutumları daha zor değişiyor..
Bilişsel Tutarlılık Kuramı:
Tutum değişimi sürecine yönelik yaklaşımlardan birisi bilişsel çelişki. Bilişsel çelişki; birbiriyle çelişen 2 bilinç ya da inancın bulunmasıyla ortaya çıkar. Mesela bilişlerden birisi “ben iyi , sadık bir arkadaşım” diğeri “dün arkadaşım Ahmet hakkındaki dedikoduları herkese söyledim” burada bilişsel çelişki ortaya çıkıyor bu durum bireyde psikolojik rahatsızlık ortaya çıkartıyor. Birey bu bunalımdan kurtulmak için davranışı değiştirilemeyeceğinden kişiye karşı olan tutum değiştirebilir. Ahmet’in bir arkadaş değil , sadece tanıdık biri olduğu kabul ederek bu sıkıntıdan kurtuluyor. Aslında bu günlük hayatımız da karşımıza çıkıyor. Mesela bir ürün alacağımız da iki marka arasında kalabiliyoruz ve neticede birini aldığımızda diğerinin dezavantajlarının fazla olduğunu aldığımızınsa dezavantajlarının aslında önemli şeyler olmadığını kabul ediyoruz.
HAZIRLAYAN: PSK.SENA ÖZTÜRK
Tutumlar, BÜYÜK FARK yaratan küçük şeylerdir.